AMATÖR FUTBOL DÜNYASI - Yorumlar(Necati VURAL)
AMATÖR FUTBOL


DUYURU PANOMUZ


FOÇASPORUMUZ -POYRACIKSPOR MAÇINI 4-1 KAZANARAK SHOW'A DEVAM ETTİ


SİTENE EKLE

 


 

 

Tarih : 2013.02.17 23:21:34

 

YAĞMUR YAĞMAZSA BİZ YAĞARIZ

Cuma akşamı Manisa 19 Mayıs stadındaydık, Drogbalı Sneijderli Galatasarayı seyretmeye gittik. Müthiş bir gösteriydi, Egenin her yerinden gelen taraftarlar bayram yerine döndürmüşlerdi sahayı. Sanki gökteki tüm yıldızlar Galatasaray formasıyla çimlerin üzerine inmişti. Bir ara gözlerim buğulandı, dalıp gitmişim. Yıllarca Manisaspor un başında tünelden fırladığım stat burası mıydı? Anılar tren vagonu gibi geçip gitti belleğimden. Kendimi topladığımda otuz metre önümde Drogba nın golünü gördüm, inanın büyülendim, rüyadayım sandım. Daha sekiz ay önce şampiyonlar ligi kupasını Chelsea ye kazandıran- siyah dev- sarı kırmızı formayla gol sevincini paylaşıyordu bizlerle...

Daha sonra o dünya yıldızlarının alçak gönüllü davranışlarını gördüğümde ister istemez bizim küçük dünyamızı düşündüm. Şişkin egolar, cin olmadan şeytan çarpmaya kalkışanlar, nokta kadar çıkar için virgül gibi eğilmeler, sevgisizlikten boğulanlar falan işte. Hâlbuki bıraksalar da küçük dağlar yerinde kalsa ama nerde... Neyse uzun lafın kısası şu Drogba’yı iyi izleyin derim ben, saha içinde de saha dışında da ders alınacak çok şey bulacaksınız.

Geç vakit döndük Foça’mıza, sabahta erkenden kalkıp Foça sporumuzun maçı için düştük yollara. Son yıllarda o kadar gittik ki Yusuf Tırpancı sahasına evimizde gibiyiz adeta. İlk zamanlarda otoyolda 2. sanayi sapağını kaçırmamak için pür dikkat kesilirdik. Şimdilerde araba kendisi dönüveriyor sanki. Stadın önünde pide satan adam bizim Dana Hüseyin’le kırk yıllık arkadaş gibiydi.

Lig sonuncusu Çamdibi karşısına yedek ağırlıklı bir kadroyla çıktık doğal olarak. İngilizlerin yaptığı bir istatistik atılan her dokuz şuttan birinin gol olduğunu gösterir. Ama kim takar İngilizleri, biz dün her attığımızı gol yaptık. Hem müthiş bir gol yüzdesi yakaladık hem de maça gelen bir avuç sporsevere bol bol gol seyrettirdik.

Sadece daha önce gelen Kadir i çok beğendiğimi söyleyebilirim. İyi yerlere gitti, gol pasları attı kısacası iyi işler yaptı. Uzun zaman sonra forma giyen Alican çok başarılıydı. Savunmanın lideri konumundaki Melih sakin, güvenli oyunu, düzgün paslarla topu oyuna sokuşu ve yerinde hamleleriyle her zamanki gibi vasatın çok çok üzerindeydi. Hırçın golcümüz Egehan yine goller kaçırdı ama tam üç tanede gol atarak skora önemli katkıda bulundu. Ender geçen yıllarda çokça gördüğümüz o güzel gollerinden birini attı. Topla buluşması ve dokunuşu usta işiydi.

Her forma giydiğinde elinden geleni yapan Uğur da iki gol birden buldu. Onun adına çok sevindim. Batuhan bu sene büründüğü golcü kimliğini devam ettirdi ve golünü attı yine. Sakatlanıp çıkması hepimizi üzdü, umarım önemli bir şeyi yoktur. Ve Armağan, kardeşim o ne ciğerdir o ne iştahtır valla pes. Bütün maç boyunca sağ kanadı yolgeçen hanına döndürdü, Dani Alves e rahmet okuttu. Yetmedi bir de nefis gol attı. Hele orta sahadan kaptığı topla öyle bir gitti ki adam formasını zor yakalayabildi ve indirdi. Tabii kırmızıyı da gördü. Bu Armağan play off larda bizim en büyük kozumuz olacak. Allah nazarlardan saklasın.

Artık ligin sonlarına geldik, doludizgin yolumuza devam ediyoruz, ancak seyirci giderek azalıyor. Sporcu ailelerini saymazsak on kişi yoktuk sahada. Zamanında otobüsler dolusu gittiğimizi düşününce biraz düşündürüyor beni bu durum. Galibiyetlerimi kanıksadı insanlar yoksa başka sebepler mi var. Artık onu da başkaları değerlendirsin, inşallah düşünülür. Evet, sekiz gollü bir galibiyetten sonra sıradaki gelsin diyelim, önümüzdeki hafta sonu Foça Arena da buluşmak üzere hoşça kalın...

Sevgilerimle...

NECO

Not- Gençlerimizden Nevzat’ın oyuna girmesi çok güzeldi Ben Talip i de görmek isterdim, onlar ne kadar çoğalırsa o kadar iyi olur.


 

 MAYIN TARLASI

Tarih : 2013.02.11 17:10:05

 

Ligin ikinci yarısında çıkışa geçip, play off adayları arasına giren Ülkerspor’du bu haftaki konuğumuz. Yağmurun iyice ağırlaştırdığı sahada iki takımda adeta tokuşarak başladı maça.

Biz bir an önce golü bulmak için yüklenirken, onlarda kolay lokma olmamak için direniyorlardı. Uzun süre pozisyonda vermediler bize doğrusu.

Bu iş ikinci yarıya kalır derken usta ayak Burak bir serbest atışta nefis kesti kale içine doğru, rakip savunmacının kafasından seken top ağlara gitti ve öne geçtik. O ana kadar tek pozisyon bulabilmiştik, onuda Egehan auta atmıştı. O nedenle Burak’ın golü ilaç gibi geldi.

Maç 0-0 iken hem Serkan ın hatalı çıkışından hem de Yusuf’un rakibi çekip indirmesinden dolayı penaltı kazandı Ülküspor. Hakem burada Yusuf a kırmızı kart ta gösterebilirdi, bir de penaltı gol olsaydı işimiz zora girebilirdi. Neyse ki Serkan harika çıkardı penaltıyı ardından golü de bulunca galip kapadık ilk yarıyı.

İkinci yarıda Ülkü spor mecburen açılınca bize de gün doğdu, kesiverdik faturayı. Bu kez Gökhan’ın kullandığı serbest vuruşta Hüseyin dokundu ve bizleri rahatlatan golü atıverdi.

Ağır saha rakibi yormaya başlamıştı zaten ki bizim diri takımımız yüklenmeye başladı. Bu arada Egehan gollerde kaçırdı. Bencil davranmayıp, yanındaki bomboş arkadaşlarını görse çok önceden farkı yakalayabilirdik.

Neyseki orta sahadan aldığı topla öyle bir kopup gitti ki nefis bir plaseyle golü de yaptı. Ve yine yedek başlayan Batuhan soldan gelen ortada bitiverdi ve Ülküspor’un idam fermanını imzaladı. Onların bulduğu tek sayı ise dönüş yolunda teselli ikramiyesi bile olamazdı...

Maçtaki bazı şeyleri yazmadan geçmemek gerekiyor. Önce kaleci Serkan, o kadar kritik kurtarışlara imza attı ki buna penaltıda dahil, maça damgasını vurdu. Yusuf son haftaların formda ismiydi. Ama dün ilk yarı çok kritik hatalar yaptı. Ne var ki ikinci yarı toparlandı ve iyi bitirdi maçı.

Melih i yazmadan olmaz müthiş önemli hamleler yaptı, hele ceza sahası içinde kayarak yaptığı müdahaleler maçın sonucuna etki eder nitelikteydi. Kocaman bir bravo Melih...

Gelelim Armağan a tam bir dinamo. Bitmeyen enerjisiyle sahada basmadık yer bırakmadı. Adeta takımın güç kaynağıydı. Herhalde rakip savunmanın solundaki oyuncu sabaha kadar uyuyamamıştır. Hele Batuhan la ortaklaşa götürdüğü ataklar enfesti.

Ve Burak, yıllardır aradığımız on numara... Dünde maçın kilidini çözdü, maç boyunca arkadaşlarını yönetti ve seyir zevkimizi okşadı. Üstelik bir on numara için oldukça fazla koştu.

Kaderin cilvesi olsa gerek İzmir spor bal liginde düşme potasına girdi. Uzun süre on kişi oynayan Balçova ya 3-2 yenildi. İki yıl önce haksız yere düşürüldüğümüz düşünülürse ve biz bu yıl bal a çıkarsak ve de İzmir spor düşerse herhalde herkesin aklına aynı söz gelecek “ Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste ”

Yazımı bitirmeden önce her maça İstanbul’dan kalkıp gelen Burak ın sevimli arkadaşı Seda ya teşekkür etmem gerekiyor. Onun sayesinde kırk küsur golden sonra ilk kez bir oyuncumuz tribün tarafına geldi, yani bir arkadaşın dediği gibi mayınlı bölgeye... Bayağı hoşumuza gitti doğrusu unutmuştuk ta...

Haftanız güzel geçsin, hoşça kalın.

Sevgilerimle...

NECO

Not-1-Burak’ın kaptan çıkmayışı kafaları karıştırdı, hayırdır inşallah

Yağmurda Durduramadı
Tarih : 2013.01.30 19:27:04

Son yıllarda genellikle iyi havalarda, olumlu koşullarda oynamıştık maçlarımızı. Bu kez hafta içinde yağan inanılmaz yağmurlar sahayı iyice bozdu, buda bizim için dezavantaj oluşturdu. Birçok önemli atağımız çamura takıldı.

Alışılmışın aksine maça oldukça hızlı başladık. Sürekli bunu yazdığım için çok sevindim. Çok süratle rakip kaleye iniyorduk ancak sahanın kötülüğü engel oluyordu. Halilbeyli’de iyi direniyordu doğrusu. On numaralı kaptanları, yedi ve sekiz nolu futbolcuları iyi oyunculardı. Nitekim kaptanları otuz metreden öyle bir vurdu ki çamurlu top direkte iz bıraktı. Bizimde yüreklerimiz ağzımıza geldi.

Neyse ki bir serbest vuruşta bizim kaptan Burak ters altıpasa nefis kesti, Cemre de çok güzel vurdu kafayla golü attı ve hepimize bir oh çektirdi. Devreye galip girdik böylece.

İkinci yarı sık sık belirttiğim fizik gücümüz öne çıktı, oyunun kontrolünü de elimize aldık. Pozisyonlarda bulduk. Hele Ender in harika kafa vuruşunun gol olmaması gerçekten büyük şanssızlıktı. Ardından sahanın çalışkan isimlerinden Armağan ceza sahası içinde düşürülünce penaltı kazandık. Bozuk zeminde atışı kullanabilmek için Burak, Ender ve Gökhan resmen yer aradılar. Sonunda Gökhan yarı metre geride bulduğu düzlüğe dikebildi topu ve sert bir vuruşla alt doksana yolladı.

Bu arada Halilbeyli kalecisini de tebrik etmek lazım. Maç yemeğinde kedi yemiş gibiydi. Birkaç topu inanılmaz reflekslerle çıkardı, takımının da direncini arttırdı. Golde buldular sonunda ama fazlasına da izin vermedik. Üç puanı daha cebe atıp yolumuza devam ettik.

Bu maçta öne çıkan isimlerden biride Yusuf’tu. Geçmiş yıllarda Ömer in bıraktığı ” Trabzonlu topçun olsun çamurdan olsun” imajını bu kardeşimizde sürdürüyor. Formayı kapıncaya kadar sürekli çalıştı ve kapınca da tüm gücünü sahaya yansıtmaya devam ediyor. Helal olsun sana Yusuf...

Önümüzde Ulucak maçı var. Egehan’ın cezasının bitmesiyle daha da güçlü olacağız. Yokluğu gerçekten hissedildi. Umarım o da gereken dersleri çıkarmıştır. Sapasağlam olup da tam üç maçı kenardan seyretmek onun gibi hırslı futbolcuyu herhalde çok etkilemiştir diye düşünüyorum. Eskisinden daha iyi dönecektir sahalara...

Bu arada Foça Tayfada en çok emeği geçenlerden Umut kardeşimizde askere gidiyor. Pazartesi akşamı başkan Gökhan Demirağ onun için bir yemek verdi. Camianın tüm dinamikleri oradaydı. Çok iyi oldu böyle bir organizasyonun yapılması. Bu tür jestler camianın bütünleşmesi açısından oldukça önemli. Başkan, Birtan arkadaşımız, Engin hoca, kaptanlarımızdan Melih ve ben Umut a on numaralı Foçaspor forması hediye ettik. O da oldukça duygulandı. Bu önemli vatan borcunu tamamlayıp aramıza dönmesini diliyoruz. Tribünlerde gözlerimiz hep seni arayacak, güle güle sevgili Umut...

Yine sürekli yazdığım konulardan biri takım tertibinin çok sık değişmesi. Sakatlıkların, hastalıkların, cezaların bir an önce biterek on birimizi oturtmamızı dört gözle bekliyorum. Israrla söylüyorum play off lara kadar bu sorunun altından kalkmamız gerekiyor. Tekrar hatırlatayım ki tüm başarılı takımlarda kadro istikrarı olmazsa olmazlardan biridir. Evet, üç puanlı bir haftayı daha geride bıraktık. Önümüzdeki zorlu deplasmanı da kayıpsız geçelim dileklerimizle hepinize iyi günler, hoşça kalın...

Sevgilerimle

NECO

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
YİNE
Eşref Vakti
Tarih : 2013.01.15 14:18:33

Hafta içinde Çandarlı sahasının kapandığını, maçımızın Buca sahasında oynanacağını öğrenince sevindik. Pazar günü İzmir in kocaman ilçesi Buca’nın yolunu tuttuk. Bir amatör maç için oldukça kalabalık bir seyirci topluluğu görünce şaşırdık doğrusu. Çandarlı seyircisi çoğunluktaydı. İzmir’de yaşayan Foçalılar, futbolcu aileleri, eski futbolcular, hocalar derken saha resmen doldu. Kim ne derse desin seyirci maçın olmazsa olmazı. Maç boyunca rakip seyirci ile Foça tayfa karşılıklı atışıp durdu. Maç sonunda biraz gerginlik oldu ama fazlada büyümedi.

Çandarlı takımı seyircisi ve futbolcusuyla fazla motive olmuştu maça. Onlar için olmak ya da olmamak maçıydı, çokta hırslı başladılar maça. Bizdeyse eksikler yine can sıkıyordu. Her şeyden önce Burak’ın yokluğu pas organizasyonunu felce uğratıyordu. Yenilerden Kadir elinden geleni yaptı ama maç ve kondisyon eksiği olması etkisini azalttı elbette. Yine de ilk yarı önemli pozisyonlar bulduk. Hele bir türlü geçen yılki formunu bulamayan Hüseyin in nefis ortasına Batuhan’ın vurduğu kafa hepimizi ayağa kaldırdı. Gökhan ın çok uzaklardan kullandığı frikiğin direkten dönmesi büyük şanssızlıktı. Benim-kadife ayaklı - dediğim eski futbolcumuz Eser in kullandığı serbest atış rakip stoperin kafasından kalemizi bulunca yenik duruma düşen biz olduk.

O andan sonra Çandarlı oyuncuları vakit geçirmek, maçı germek için her şeyi yapmaya başladılar. Ama aşırı motivasyonunda etkisiyle sertli gede başvurunca kırmızı kartı görüp on kişi kaldılar. Maçın hakemi sertliklere prim vermediği gibi avantaj kurallarına da uyup topun oyunda kalmasına özen gösterince zararlı çıkan Çandarlı takımı oldu.

Ligin ikinci yarısının her zaman zorlu olacağını daha öncede yazmıştım, nitekim ilk üç haftada dört puan kaybettik bile. Evet, sakatlıklar, cezalar birer etken mutlaka ama kadronun çok fazla değişmesi de işimizi zorlaştırıyor açıkçası. Takımın --atom karıncası Armağanın yedek kalmasını da hiç anlamış değilim.

Trafikteki plakası 36 olan Karsta hava sıcaklığının -26 olması ve her yer iki metre karla kaplıyken 35 plakalı canım İzmir’de havanın 15 derece ve günlük güneşlik olması coğrafyamızın bir cilvesi herhalde. Böylesine aykırı bir kış gününde İzmir in iki güzel sahil beldesinin takımlarının mücadelesinden biz kazançlı çıktık doksan dakikanın sonunda.

Tüm maç boyunca çok koşan, çalışan Ender kullandığı kötü penaltıya karşın moralini bozmadı ve gole imzasını attı. Armağanın oyuna girmesi, Gök hanın bir öne alınması, Batuhan’ın geliştirdiği ataklar, İbrahim’in bindirmeleri Çandarlı’ya yetti ama asıl farkı yine fizik kondisyonumuz yarattı bence. Son yarım saatte ayağına kramp giren oyuncu sayısı oldukça fazlaydı Çandarlı’da. Maçı almamız hiçten bile değildi ama hala yenilgisiz bir takım olmamızda küçümsenemez, zaten kimsenin de bizi yakalamaya niyeti yok gibi görünüyor... Önümüzdeki haftayı maç oynamadan geçireceğiz. Bu ara bizim için iyi oldu bence. Hem Kadir, Emin gibi oyuncular daha hazır hale gelirler, hem de sakatlıkları atlatırız. Özellikle Burak’ın iyileşmesi çok çok önemli.

Maç sonunda ufak tefek gerginliklerden sonra herkes birbirleriyle kucaklaşırken güzel sahnelerde yaşandı. Çandarlılar üzgün ayrıldılar tabii. Bizse neşeli bir şekilde dönüş yoluna koyulduk. Nefis İzmir güneşi içimizi ısıtırken, son zamanlarda çok sevdiğim --EŞREF VAKTİ--CD sini dinleyerek neşemizi katladık. Hepinizin neşesi bol olsun.

Sevgilerimle...

NECO

Eşref Vakti
Tarih : 2013.01.15 14:18:33

Hafta içinde Çandarlı sahasının kapandığını, maçımızın Buca sahasında oynanacağını öğrenince sevindik. Pazar günü İzmir in kocaman ilçesi Buca’nın yolunu tuttuk. Bir amatör maç için oldukça kalabalık bir seyirci topluluğu görünce şaşırdık doğrusu. Çandarlı seyircisi çoğunluktaydı. İzmir’de yaşayan Foçalılar, futbolcu aileleri, eski futbolcular, hocalar derken saha resmen doldu. Kim ne derse desin seyirci maçın olmazsa olmazı. Maç boyunca rakip seyirci ile Foça tayfa karşılıklı atışıp durdu. Maç sonunda biraz gerginlik oldu ama fazlada büyümedi.

Çandarlı takımı seyircisi ve futbolcusuyla fazla motive olmuştu maça. Onlar için olmak ya da olmamak maçıydı, çokta hırslı başladılar maça. Bizdeyse eksikler yine can sıkıyordu. Her şeyden önce Burak’ın yokluğu pas organizasyonunu felce uğratıyordu. Yenilerden Kadir elinden geleni yaptı ama maç ve kondisyon eksiği olması etkisini azalttı elbette. Yine de ilk yarı önemli pozisyonlar bulduk. Hele bir türlü geçen yılki formunu bulamayan Hüseyin in nefis ortasına Batuhan’ın vurduğu kafa hepimizi ayağa kaldırdı. Gökhan ın çok uzaklardan kullandığı frikiğin direkten dönmesi büyük şanssızlıktı. Benim-kadife ayaklı - dediğim eski futbolcumuz Eser in kullandığı serbest atış rakip stoperin kafasından kalemizi bulunca yenik duruma düşen biz olduk.

O andan sonra Çandarlı oyuncuları vakit geçirmek, maçı germek için her şeyi yapmaya başladılar. Ama aşırı motivasyonunda etkisiyle sertli gede başvurunca kırmızı kartı görüp on kişi kaldılar. Maçın hakemi sertliklere prim vermediği gibi avantaj kurallarına da uyup topun oyunda kalmasına özen gösterince zararlı çıkan Çandarlı takımı oldu.

Ligin ikinci yarısının her zaman zorlu olacağını daha öncede yazmıştım, nitekim ilk üç haftada dört puan kaybettik bile. Evet, sakatlıklar, cezalar birer etken mutlaka ama kadronun çok fazla değişmesi de işimizi zorlaştırıyor açıkçası. Takımın --atom karıncası Armağanın yedek kalmasını da hiç anlamış değilim.

Trafikteki plakası 36 olan Karsta hava sıcaklığının -26 olması ve her yer iki metre karla kaplıyken 35 plakalı canım İzmir’de havanın 15 derece ve günlük güneşlik olması coğrafyamızın bir cilvesi herhalde. Böylesine aykırı bir kış gününde İzmir in iki güzel sahil beldesinin takımlarının mücadelesinden biz kazançlı çıktık doksan dakikanın sonunda.

Tüm maç boyunca çok koşan, çalışan Ender kullandığı kötü penaltıya karşın moralini bozmadı ve gole imzasını attı. Armağanın oyuna girmesi, Gök hanın bir öne alınması, Batuhan’ın geliştirdiği ataklar, İbrahim’in bindirmeleri Çandarlı’ya yetti ama asıl farkı yine fizik kondisyonumuz yarattı bence. Son yarım saatte ayağına kramp giren oyuncu sayısı oldukça fazlaydı Çandarlı’da. Maçı almamız hiçten bile değildi ama hala yenilgisiz bir takım olmamızda küçümsenemez, zaten kimsenin de bizi yakalamaya niyeti yok gibi görünüyor... Önümüzdeki haftayı maç oynamadan geçireceğiz. Bu ara bizim için iyi oldu bence. Hem Kadir, Emin gibi oyuncular daha hazır hale gelirler, hem de sakatlıkları atlatırız. Özellikle Burak’ın iyileşmesi çok çok önemli.

Maç sonunda ufak tefek gerginliklerden sonra herkes birbirleriyle kucaklaşırken güzel sahnelerde yaşandı. Çandarlılar üzgün ayrıldılar tabii. Bizse neşeli bir şekilde dönüş yoluna koyulduk. Nefis İzmir güneşi içimizi ısıtırken, son zamanlarda çok sevdiğim --EŞREF VAKTİ--CD sini dinleyerek neşemizi katladık. Hepinizin neşesi bol olsun.

Sevgilerimle...

NECO

YİNE FARK

Hani seyirciler bağırır ya burası........ Buradan çıkış yok-- diye, bizim Foça Arenada yavaş yavaş öyle olmaya başladı. Geleni gideni bir güzel yenip postalıyoruz, hem de gole doyurarak. Çamdibi takımı da bundan nasibini aldı. Ancak 44 dakikaya kadar direnebilen konuklarımız ikinci devre iyice çözüldü ve kaderine razı oldu.

Önce Bulak hocayı ve antrenmanlarda canla başla çalışan oyuncularımızı kutlamak gerekiyor. Çünkü takımın fizik kondisyonu gerçekten üst düzeyde. İyi veya kötü oynayalım, şu veya bu oynasın, rakip ne kadar direnirse dirensin, bir yerde ip kopuyor, fizik gücümüz karşısında pes ediyor rakiplerimiz. Elbette düzenli antrenman, yemek, kamp gibi etkenlerin rolü de çok büyük. Gerçekten iyi niyetli bir futbolcu topluluğu da var elimizde. Ender, Melih, Burak gibi ağabeylerin önderliğinde güzel bir uyum yakalamış durumdayız. Dolayısıyla sonuçlarda güzel oluyor.

Çamdibi karşısına birazda zorunluluklar gereği çok değişik bir on birle çıktık. Ön liberoda Uğur ve Anıl ya yerlerini yadırgadılar ya da birbirlerini... Emre de kanat oyuncusu olmadığından zorlandı. Ender tek forvetli oyunun uç oyuncusu değil. Hemen hemen her maç olduğu gibi iyi başlamadık oyuna, pek pozisyonda bulamadık. Neyse ki Emre’nin golü çok kritik bir dakikada geldi ve rakibin planlarını da bozdu. Ama asıl bozgun Batuhan ın girişiyle başladı. İbrahim sağdan, Gökhan soldan güldür güldür geldiler, Ender kendinden iki karış uzun adamdan her kafa topunu aldı. Burak ve Ender’in yön değiştirmeleri, aralara bıraktıkları toplar iyice gardını düşürdü rakibin. Emre de alıştığı mevkide iyi yerlere koşular yaptı ve nefis bir kafa golüyle Çamdibi nin nakavt olmasını sağladı. Ah Emre bu yeteneklerinle çok daha iyi yerlerde olabilirsin, inan bana hala geç değil. İyi paralar kazanmak, yeni bir hayat kurmak, hepsi senin elinde. Yeter ki farkına var, inan ve iste...

Melih’in dönüşü de defansı toparladı. Oda bizim için çok önemli bir kazanç. Topu oyuna iyi sokması ve duran toplarda gol araması çok olumlu. Nitekim ilk yarıda az daha golü buluyordu.

Evet, her geçen hafta hedefe biraz daha yaklaşıyoruz. Ama oynadığımız futbol sonuçlarla paralel değil, özellikle ilk yarıları iyi oynayamıyoruz. Kafaca iyi hazırlanamıyor muyuz yoksa puan farkının getirdiği rehavet mi bilemiyorum. Çok sık değişen on birlerinde olumsuz etkilediğini düşünüyorum. Tabii bu teknik heyetin tercihleriyle olduğu gibi elde olmayan nedenlerle de oluyor. Örneğin bu hafta Melih in dönüşüne sevinirken Egehan’ın cezası çıktı karşımıza. Armağan ın sınavı olması, Batuhan ve Hüseyin in rahatsızlıkları bir anda bambaşka bir on bir çıkardı ortaya. Umarım play off a doğru tüm bunlar hallolur ve daha istikrarlı on birlerle çıkarız sahaya. Çünkü finallerde sadece fizik gücü yeterli olmayabilir.

Önümüzde zorlu bir Çandarlı deplasmanı var. Orada nda galibiyetle dönersek ki ben inanıyorum, yolun önemli bölümünü aşmış olacağız. Ligin ikinci yarılarının daha zorlu geçeceğini hepimiz biliyoruz artık. Ama bizim alacağımız iki galibiyetinde Foça sporumuzu finallere taşıyacağı bir gerçek. Rakiplerimiz her ne kadar bize karşı artı bir motivasyonla çıkıyorsa da, karşılarında yenilmeyen bir takım var. Finallere kadarda kolay kolay kaybetmeyiz diye düşünüyorum. Neyse maç maç düşünmek zorundayız, dolayısıyla şimdi hedef Çandarlı. Bu güzel sahil kasabasından da üç puanla dönmek umuduyla şimdilik hoşça kalın...

Sevgilerimle

NECO
 


HAYDİ HAYIRLISI

İkinci yarının ilk 2012 nin son maçında geçen yıl gurubumuzun şampiyonu Kemalpaşa spora konuk olduk. Çok verimli geçen Antalya kampının ardından, Foça daki bir hafta idmanları izlemiş epey ümitlenmiştim. Tüm takım müthiş bir hırs ve arzuyla çalışıyordu.

Ama Kemalpaşa maçında resmen hayal kırıklığına uğradım. Sanki başka bir takım vardı sahada. Yine de Egehan’ın şık golüyle öne geçtik, sonra filim koptu. Egehan çok gereksiz bir şekilde kırmızı kart gördü. Devre arasında Doğan’ın ayrılmasıyla alternatifsiz kalan santrafor mevkii epey başımızı ağrıtacak gibi. Hoş Kemalpaşa da geçen yılki gücünden çok uzaktı, on kişi kalmamıza karşın bizi zorladığı söylenemez. İlk yarı Batuhan bir kaç kez daldı rakip savunmanın arasına, bir plasesi de direkten döndü hepsi o...

İkinci yarı iki tarafında yavan futboluyla devam ederken herkesin ortak fikri - bu maç berabere biter- şeklindeydi ama galibiyet fırsatını yakalayan yine biz olduk. Batuhan ok gibi daldı yine ceza sahasına ve indirdiler, hakemde beyaz noktayı gösterdi tereddütsüz. Burak topun başına giderken hiç endişemiz yoktu. Ama o da ne, çok kötü bir vuruş ve top kaleciden döndü. Yusuf iyi takip etti ve iki adımdan plaseledi, umutlarımızı da auta gönderdi. Sonlara doğru Batuhan koptu gitti rakip çok sert bir müdahalede bulundu ve -çat- diye bir ses duyuldu. Hepimiz Batu ya bir şey oldu derken Kemalpaşalı oyuncunun ayağının kırıldığını öğrendik ve gerçekten çok üzüldük. Bu arada amatör sporun gerçekleri de gözler önüne serildi. Çocuk acılar içinde kıvranırken yirmi dakika kadar ambulans beklendi. Ya beyin travması geçirseydi, ya kaybetseydik o genci?... Düşünmesi bile ürkütüyor insanı. Kulübü ilgilenir mi, ailesinin durumu müsait mi, iyileşene kadar ne yapar o çocuk, kimin umurunda olur ki ?... -Önümüzdeki maçlara bakarız- olur biter.

Kemalpaşa da tek kazancımız yenilgisizliğimizi sürdürmek oldu, kayıp derseniz çok. Egehan birkaç hafta yok, Emre kötü sakatlandı umarım fazla bir şeyi yoktur. Takım da kötü oynadı. Ligi nasıl olsa götürürüz ama play off başka bir arena, geçen yıl o deneyimi çok acı yaşadık. Engin hoca birazda puan durumunun verdiği rahatlıkla her oyuncuya şans vermeye çalışıyor ama takımın ritminin bozulduğu da bir gerçek. Buda amatör sporun bir başka yüzü.

Oynamayan çekip gidiyor, herkesi memnun edemiyorsun. İyi de sahaya on bir futbolcu çıkıyor sonuçta. David, Doğan, İbrahim Kargı bu gerekçelerle ayrıldılar. Oynamayanlar daha çok çalışıp sırsını bekleyecek ve gelen şansı iyi değerlendirecek, bunun başka yolu yok.

Bu maçta beni en çok sevindiren taraf Batuhan ın artık maç kazandıran oyuncu seviyesine gelmesi. Kemalpaşa maçında yine en etkili oyuncumuzdu. Ama bana bu yetmez, onun yeteneklerine çok güvendiğim için söylüyorum sınıf atlaması gerekiyor. Bu arada Gökhan’ı da unutmayalım, takımın en iyilerindendi.

Acısı tatlısı derken yine bir koca yılı geride bıraktık. Foça spor için güzelliklerin çoğunlukta olduğu , bereketli bir yıl oldu.2013 te de başarılarımız devam edecek inancındayım. Yeni yılın tüm insanlığa barış, huzur, sağlık, adalet ve eşitlik yağmurlarıyla gelmesini diliyorum, hoşça kalın.

Sevgilerimle...

NECO

 

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

REKORLAR ALT ÜST
 

Puan cetvelinde hemen altımızda olan Bornova sporu da net bir sonuçla yenip, ligin ilk yarısını müthiş bir performansla kapattık. Birinci haftaki beraberlikten sonra tüm maçlarımızı kazanıp gerçekten şapka çıkarılacak bir sonuca imza attık. Emeği geçen herkesi tebrik ediyorum.

Bornova da yine günlük güneşlik nefis bir İzmir öğlesinde çıktık maça. İlk yarı her zamanki gibi durgunduk. O kadar ki ilk kırk beş dakikada neredeyse kayda değer hiç bir şey yoktu. Devre arasında polis tüm Foça sporlu taraftarları karşı tribüne yolladı. İşgüzarlıktan başka bir şey değildi bence ama iki nefis golü daha yakından seyretmiş olduk.

İlk on birde kaptan Burak’ı göremeyince önce sakat falan sandık, sonra bir şeyi olmadığını öğrendik . Belki de Engin hoca puan farkına güvenip “Burak olmadığında ne yaparız” diye görmek istemiştir dedik. Ama kaptan oyuna girince ilk yarı ” başı kesilmiş horoz “ görüntüsü veren takım adeta dirildi, damarlara kan gitmeye başladı.

Daha önceki yazılarımda Gökhan’dan bir frikik golü beklediğimi yazmıştım, beklediğimden de güzelini attı. Çok uzak mesafeden öyle bir vurdu ki top ağlara değdiğinde kaleci hareketlenememişti bile.

Arkasından gelen golde ise gözlerimize inanamadık. Ligin ilk yarısının belki de en yararlı oyuncusu Armağan yine harika bir vuruşla topu uzak köşeye asınca sanki televizyondaymış gibi tekrarını bekledik. Her iki gol içinde tebrikler çocuklar.

Bornova spor bu şık gollerden sonra teslim bayrağını çekti. Pozisyonlar yakaladık yine, Egehan koptu gitti, karşı karşıyayken vuruşunu yaptı, kaleciye çarptı top. Sonrasında Doğan’ın güzel vuruşunda top direkten döndü.

Batuhan’ın, Armağan’ın sağlı sollu atakları iyice bayılttı Bornova defansını ve maçı, liderliği, puan farkını, rekorları katıp dağarcığımıza döndük Foça’mıza... Rekorlar derken bir de belki de dünya rekoru kırdık. Otuz küsur gol atıp, Foça spor sevdalılarının futbolcularımızın anne, baba, kardeş, nişanlılarının, yöneticilerin bulunduğu tribünlere bir kez olsun gitmeyerek ayrı bir kategoride rekorlar kitabına geçtik. Kocaman bir BRAVO doğrusu...

Su ürünleri kooperatifi başkanı arkadaşımız Ceyhan Çetin in yaptırdığı formalarda pek yakıştı. Nihayet gerçek renklerimizle çıktık sahaya, teşekkürler Ceyhan kardeş.

Perşembeye kadar izinli futbolcularımız, daha sonra toplanıp büyük olasılıkla Antalya ya kampa gidecekler. Orada kafaları rahat bir hazırlık dönemi geçirecekler. Artık play off a dönük uzun vadeli çalışmalar yapılacak ve bomba gibi dönecekler inşallah.

Bu arada transfer çalışmaları yapıldığını da biliyoruz. Karakterli ve kaliteli bir oyuncu olan İbrahim Kargı’nın gidişine çok üzüldüm. En azından kadro derinliği açısından kalmasında yarar vardı görüşündeyim. Ama artık yapacak bir şey yok. Kendisine bundan sonrası için başarılar diliyorum.

Futbolcular arasında ayırım yapmak istemem ama ilk yarının en yararlı dört oyuncusunu da emeklerine saygı olarak belirledim. Tabii ki tamamen kendi görüşüm ancak Serkan, Armağan, İbrahim Tokay ve Burak daha çok göze battılar ilk yarı boyunca.

Bu bir takım oyunu ve bu takım oldukça başarılı olduğuna göre hepsinin ayrı ayrı payı var elbette. Şimdi üç hafta takımımızdan ayrı kalacağız, bu arada belki bir ilk yarı değerlendirmesi yaparız belki de futbol hakkında genel bir şeyler yazarız bakacağız artık.

Bize muhteşem bir ilk yarı yaşattıkları için, teknik heyete, futbolcularımıza, masör, malzemeci ve mutfak ekibine elbette yönetime teşekkür ederek noktalayalım yazımızı. Sezonu da böyle bitirmek dileğiyle hoşça kalın. Sevgilerimle...

NECO

VER İLERİ

 

İlk devrenin bitmesine bir maç kala bir konuğa daha dar ettik Foça Arena yı. Yarıştan kopmamak adına bizi yenmek zorunda olan İzmir Büyükşehir Belediye spor ilk yarı iyi direndi doğrusu. Zevksiz, az pozisyonlu geçti ilk kırk beş dakika.

Armağanın sağdan getirip kale önüne yolladığı topa kimse dokunamadı önce, sonrada Hüseyin in enfes ortasına Emre iyi vuramadı ve ümitler ikinci yarıya taşındı. Tek forvetli diziliş işe yaramayınca başka arayışlara girdik gol makinesi takım sahneye çıktı.

Sağ kanattan Armağan ve özellikle Batuhan öyle bir gelmeye başladılar ki, sağlam diye bilinen Büyükşehir in sol kanadı çöktü adeta. Batuhan bir kanat oyuncusunun neler yapabileceğini sergilerken geçen haftaki gibi ikide nefis gol attı.

Ondanda güzeli babasının yani sevgili Ünver abinin gülen yüzüydü maçtan sonra. Bir başka güzellik ise bu ligin tartışmasız en iyi forveti Egehan’ın harika asisti ve golüydü. Bu arada fizik kondisyonumuzun üst düzeyde olduğunu belirteyim.

 

Herkes çok koşuyor ve çok iştahlılar. Bu hafta hemen arkamızdaki Bornova spora konuk olacağız. Liderlik garanti o ayrı konu ancak çok dikkatli olmak zorundayız. Devreyi ne kadar çok puanla bitirirsek o kadar rahatlarız.

 

Gelelim başka bir konuya, müthiş golcü bir takım olduğumuz ortada. Önceleri kalemizde golde görmüyorduk, ancak son üç maçta yedi gol yememiz gibi olumsuz sinyallerde var. Oyun içinde anlık gevşemeler yaşıyoruz yada futbol deyimiyle havaya giriyoruz.

Ben 4-2 lik galibiyeti kahredici 1-0 lara tercih ederim ama yine de bu konu gözden kaçmamalı ve iyi irdelenmeli. Bu arada takımın kimyasıyla da fazla oynamamakta yarar var. Tüm başarılı takımların ezbere sayılan ideal on birleri olduğunu hatırlatmak isterim. Ayrıca son maçlarda geriden olumlu pasla çıkamamakta orta sahayı zor durumda bırakıyor.

İbrahim in bu hafta dönecek olması sevindirici ancak Melih’in durumu belli olmadı henüz. İnşallah o da kısa sürede takıma katılır.

Bana ilginç gelen bir başka konu da seyircinin ilgisizliği. Bu kadar iyi giden bir takımın varken tribünlerin dolmaması gerçekten enteresan. Aslında bu konuda da bazı çalışmalar yapılabilir. Özellikle okullardan iyi bir taraftar topluluğu oluşturulabilir. Titiz ve öğretmenlerle koordineli bir çalışma sonucu birçok genç taraftar kazanılabilir.

Tabii böyle uzun ileriye dönük çalışma yapmak bizlerin doğasına ters. Bugünü yaşamak varken kim bakar ileriye...

Biz yine dönelim sahanın içine. Herkesin çok şeyler beklediği Batuhan gereken çıkışı yaptı ve sevindirdi hepimizi. Emre de penaltıyı yaptırıp bir anlamda maçın kilidini açtı Ancak ben yeterli görmüyorum, ondan beklentiler daha fazla. Bu arada kaptan Burak’’ın penaltı vuruşu da çok şıktı doğrusu, ona da bu yakışırdı zaten.

Valla gördüğünüz gibi olumlu işler olumsuzlardan çok daha fazla, gidiş iyi gidiş. Önce şu ligi iyi bitirir ve play off a kalırız inşallah ardından da ver elini BAL ligi.

 

Belki bunları yazmak için çok erken diyeceksiniz ama görünüş o şimdilik. Elbette futbolun inanılmaz bilinmezliğine yabancı biri değilim, daha çok suların akacağını da biliyorum, ne var ki takımın formu ve sonuçlar ve de puan cetveli umutlandırıyor insanı...

Evet sevgili dostlar bazılarınız mutlaka bilir Foçalı balıkçıların bir terimi vardır. Denize çıkmadan önce havayı denizi, ağları kontrol eder ve vites kolunu iterek ver ileri der. Bu terim günlük hayatta da kullanılır. Bende takıma şöyle bir bakıp diyorum ki haydi Foçaspor -- VER İLERİ –

Hoşçakalın , sevgilerimle ...

NECO

 
 

VİRAJ VİRAJLAR

 

 

Yirmili yaşlarda bir arkadaşımla arabaya atlamış Avrupa’yı karış karış dolaşmıştık. Eski Yugoslavya, İtalya, Fransa ve İspanya kıyı şeridine hayran kalmıştık. Art arda gelen inanılmaz virajlardan sonra kıyıya iniyor, karşımıza çıkan manzaralardan büyüleniyorduk. Ya nefis bir göl , ya deniz karşılıyordu bizi , kıyısında da şirin mi ? şirin bir kasaba. Virajlı yollar başladığında biliyorduk ki sonunda akıl almaz bir manzara bizi bekliyordu.

Bu yıl Foça sporun çizdiği rota bana o doyumsuz Akdeniz seyahatini hatırlattı. Her maçı bir virajlar silsilesi diye düşünürsek, doksan dakikanın sonunda ortaya çıkan sonuç galibiyet oluyor.

Ligin en uzun deplasmanı bizim için çok kolay geçmedi. Can derdindeki Poyracık direndi elinden geldiğince. Epey hırpaladı da bizi , üçte gol attı.. Savunmanın önemli 2 adamı da kırmızı kart görünce, yara bere içinde kaldık. Ama sonunda gelen manzara güzeldi. Yine atılan dört gol, yine üç puan ve devam edegelen liderlik. Bundan iyisi Şam’da kayısı doğrusu . Maç sonunda diğer maçların sonuçları da gelince iyice rahatladık. Bizi takip eden takımlar puan kaybetmişti ve arayı gittikçe açıyorduk.

Gelelim eksilere; bir kere maça iyi konsantre olamadığımız çok sırıtıyordu. Nitekim ölüp ölüp dirildiğimiz bir maç yaşadık resmen direkten döndük. Öte yandan rakibi hafife almanın neler getireceğini ya da neler götürebileceğini net olarak gördük. Birde bazı arkadaşlarımızın çok asabi oluşu hem gözlerden kaçmıyor hem de takıma ciddi zararlar verebilir. Örnek mi ? Egehan kardeşim bu ligin en iyi santraforusun, gollerini de sıralamaya başladın, asistlerin birinci sınıf, üstelik tecrübelisin de, takımın dozer gibi yoluna devam ediyor. Bunca güzellik arasında niye adamın boğazına sarılırsın. Atılsan takım sekiz kişi kalacak, belki mağlup olacağız. Birde önümüzde bizi takip eden iki rakibimizle oynayacağımız çok önemli maçta senden de mahrum olacağız. Bilmiyorum daha önce kırmızı kart gördün mü ama sapa sağlamken oynayamamak, tribünde oturmak senin gibi hırslı oyuncu için nasıl zordur anlatamam. Kendim den bildiğim için söylüyorum aman gözünü seveyim dikkat!..

Birde rotasyon meselesi var son zamanlarda çok konuşulan . Bir hocanın elinde birbirine yakın kalitede oyuncular varsa ve kadroda bunlar çoksa rotasyon kaçınılmaz. Hepsini hazır tutmak öyle kolay bir iş değil. Engin hocada bunu yapıyor ve iyide yapıyor. Sadece on bire kapağı atar atmaz üç gol birden atan İbrahim Kargı ve tam ritmini bulmuş maç kazandıran adam konumuna gelmiş Armağan’ın on birde olmaması pek doğru gelmiyor bana. Ancak haftanın her günü onlarla birlikte olan hocaların görüşlerine saygı duymak zorundayız. Hele de takım terminatör gibi her önüne geleni yok ediyor, futbolun en güzel meyvesi olan golleri bol bol izlettiriyorsa ve de en yakın rakiplerine fark atmışsa izleyip alkışlamak düşüyor bizlere..

Batuhan, üç yıldır patlamasını beklediğim bomba . Futbolu sevse, kafasını verse birde kuvvetlense çok daha üst liglerde oynar diye yazdığım Batu iki gol birden attı. Hah şöyle be kardeşim, devamını daha daha iyisini bekliyorum.

 

Ve Ender, biraz daha güçlenir ve maç ritmini bulursa en büyük silahımız olacak. Dün ataklarda kilit rol oynadı deli dolu gelen topları indirip değerlendirdi.

Gaziantep’e giderken Gâvur dağları vardır. Virajları ardı arkasına kesilmez. Sonunda hep çorak topraklar çıkar karşınıza. Akdeniz’e benzemez yani. Ligdeki her viraj sonrası güzel manzaralar , bol gollü galibiyet dileklerimle bitiriyorum yazıyı hoşça kalın..

Sevgilerimle

Neco

 

TAKIM OLMAK

 

Pastırma yazı derler ya işte tamda öyle bir gün yaşarken güzel Foça’m konuğumuz ve kurbanımız Çamdibi spor oldu bu kez. Tabii bu harika havada deniz kenarında kafelerde otururken maça gitmek biraz zor geliyor insanlarımıza. Başlama düdüğüne 15 dakika kala tribünler bomboşken 1 dakika kala oluk gibi insan akmaya başladı ve her yer doluverdi.

Rakip puan cetvelinin son sırasında ya , soranlara “ fark atarız “ diyoruz yine. Eee alıştırdı takımımız bizi bol gollü galibiyetlere. “ Atom karıncamız” Armağan’ın başını çektiği ataklarla aldık maçın kaderini avuçlarımıza. Pırlanta kaptanımız bir vurdu doksana ve 1-0 öne geçirdi Foçaspor’u . tek kelime ile harika bir goldü. Arkadan Egehan ve Armağan’ın bombaları direkten döndü, ama rakibin yüreğine korku salarken , bizleri de fazlasıyla ümitlendirdi. Ardından hırslı santraforumuz Egehan’da 2. Golü atınca derin bir oh çektik hem takımımız hem de Egehan adına.

Burada Engin Hocaya bir tebrik yollamak gerekiyor. Alt yapıda geçen yıllar hocayı olgunlaştırmış. Böyle zamanlarda rotasyona gitmesi , oyuncu değişiklikleri, rakipleriyle diyalogları hep olumlu. Asabi halini bildiğim için , şimdiki duruşu , değiştiğini ve geliştiğini gösteriyor. Eh sonuçlara ve gidişata bakarsak , her şey yolunda diyebiliriz.

Savunmanın deneyimli ismi Melih yine golünü attı, bizleri sevindirdi. David de antrenman performansını artırınca forma şansı buldu ve birde gol attı. Yedeklerle birlikte herkesin böyle hazır olması , takımımız için bir başka önemli artı.

Sevgili kalecimiz Serkan benim hesabımla 500 dakikadır gol yemiyordu ve bir rekora gidiyordu derken 2 gol yedi. Ancak kesinlikle hatası yoktu. Maçtan sonra çok üzgün gördüğüm Serkan’a tek bir sözüm var; Sen bizim için çok değerlisin sakın üzülme kardeşim.

Futbolun bir başka yüzünü de gördük bu maçta. Hiç bir rakibini küçümsememek gerekiyor. Birkaç dakikalık rehavet iki gol yememize neden oldu. Beş attıktan sonra iki gol yemişiz ne olur dememeliyiz. Önümüzde çok ciddi üç maçımız var. Bunların ikisi, hemen arkamızdaki rakiplerle. Ben bu ligdeki hiçbir takımın bizim kalitemizde olmadığına inanıyorum. Ancak yine iyi çalışmamız , iyi konsantre olmamızda elbette şart.

Bu maçta Egehan’ın iki gol atmasına, Ender’in yavaş yavaş kendini bulmasına, Hüseyin’in toparlanmasına, yedeklerin hazır olmasına ve kalbinin güzelliği yüzüne vuran sevgili Armağan’ın yükselen formuna , Burak’ın nefis futboluna ve golüne çok ama çok sevindim.

Ayrıca Foça tayfanın “Atam İzindeyiz “ pankartından inanılmaz mutlu oldum. Tribünlerin tek kişilik bandosu “ Borucu Yusuf” un pankartı da çok hoştu.

Ama en çok sevindiren şey ise bambaşka idi. Başkan Gökhan Demirağ futbolcularımızın ailelerine maçtan sonra yemek verdi. Hemen her maça gelen; çocuklarını, kardeşlerini, arkadaşlarını destekleyen aileleri onore etti hem de inanıyorum ki futbolcularımızı mutlu etti bu davranış.

İşte hani “ takım olmak” diye bir deyim yerleşti ya futbol literatürüne , bunun yolu böyle jestlerden geçiyor.

Teşekkürler sayın başkan…

Bunca güzellik içinde gerçekten canımı sıkan bir konuyu da son defa yazıyorum. Futbolcu kardeşlerim hepinizi ne kadar sevdiğimi sanırım biliyorsunuzdur. Bu güne dek yedi maç oynadınız ve tam 23 gol attınız. 23 golde kulübeye gitmeniz , bir kez olsun seyirciye koşmamanız kocaman bir yanlış. Gerçekten bir çok insanın kırıldığını biliyorum. Sahanın bir kenarında dokuz doğuran , içtenlikle takımını destekleyen , her maça gelen epey insan var. Eğer bir gol sevincini onlara ayıramayacaksanız canınız sağ olsun..!

Bu haftaki rakibimiz Poyracık spor , Çandarlı deplasmanında 2-1 mağlup oldu ve üç oyuncusu kırmızı kart gördü . Buda bizim için iyi bir haber. Ama maç sahada kazanılıyor. Sizlerin de iyi hazırlanıp hepimizi mutlu edecek bir sonuçla bitireceğinize inanıyoruz.

Bizler inandık sizde inanın diyemeyeceğim , çünkü siz ne kadar inandığınızı gösteriyorsunuz. Azminiz, inancınız lig sonuna dek eksilmesin , Hoşcakalın.

Sevgilerimle,

Neco


 
VE ZİRVE

 

Sisli bir 10 kasım sabahı erkenden kalktık. Kızım Zeytin’i okulundaki törenler için götürdüm, bahçede toplanmaya başlayan minik öğrencilerin Atatürk sevgisini gördüm gözlerinde. Dünyanın gördüğü en büyük devrimcinin bize bahşedildiğini düşündüm ve düşündüm ki hiçbir güç ona olan sevgiyi silemeyecek yüreklerimizden. Yolda 17 aslanımızın şehit olduğu haberini alınca iyice gömüldük hüzün bulutlarına. 17 ayrı eve ateş düştüğünü , 17 genç bedenin vatan uğrunda can verdiğini düşününce garip duyguların içinde buldum kendimi. Son günlerde en nefret ettiğim söz geldi aklıma “ hayat devam ediyor.”
Evet hayat devam ediyordu ve biz İzmir’in kocaman ilçesi Bornova’ya liderliği almaya gelmiştik işte . Tribünlerde yine eski futbolcular , antrenörler, futbolcu aileleri ve futbol sevdalıları vardı. Bende geçen haftaki nefis futbolu anlatıyordum eski takım arkadaşlarıma.
Hızlı başladık oyuna ve yüklendik. Bir iki pozisyondan sonra golü de bulduk Melih’le . Sevindim , arkadaşlara döndüm “ beş olur “ dedim. Demez olaydım , o andan itibaren bizim takım kayboldu. Tamam çok kalite farkı vardı Ülkü sporla , maçın sonucundan da emindim ama sanki futbol tatile çıkmıştı. Egehan ilerde yalnızları oynuyordu. O da az gol atmanın verdiği sıkıntıyla inanılmaz bencil davranmaya başlamıştı. Oysa onun yapacağı en iyi şey kendi kalitesine inanmak olmalı. Nitekim daha sonra iki nefis asist yaptı ve galibiyetin mimarı oldu.
İkinci devre Engin Hoca yaptığı değişikliklerle el koydu oyuna. Batuhan , Armağan ve Egehan’la hançer gibi dalmaya başladık rakip savunmaya. Egehan soldan girdi nefis ortaladı ve Armağan olabilecek en iyi yere bıraktı kafayla.Bu Ülküsporun idam fermanıydı. Ortalama doksan kiloluk adamlarla oynayan rakip çaya batırılmış bisküit gibi dağıldı bu golden sonra. Sonrada bizim gol kaçırma yarışı başladı.
Batuhan sağdan ortaladı, Egehan göğsüyle indirdi günün yıldızı Armağan vurdu ve bitirdi maçı. Rahatlıkla büyük fark atacağımız maçı yine de 3-0 gibi iyi bir sonuçla bitirip, liderliği de aldık , getirdik Foça’mıza..
Futbol hayatımda çok iyi kalecilerle oynadım, fakat Serkan’ın önünde oynamak çok isterdim . Takım arkadaşlarına ve seyirciye öyle bir güven veriyor ki önündeki savunmanında performansını artırıyor. Zaten hemen hemen tüm savunma oyuncularının gol attığını düşünürsek haklılığım görülür. Sadece Gökhan’ın bir frikik golü borcu var.
Emre Kardeş , başında seni kazanmak için uğraşan, sürekli oynatan bir hocan var. Baban , amcaların hepsi her maça koşup geliyorlar. Her şey senin lehinde , artık sende bunları gör ve ona göre oyna . Maç sonunda yaptığın ise kocaman bir ayıptı . Bir daha olmaz inşallah deyip kapatalım bu konuyu. Pardon ekleyeyim ; sen bu takımdaki tek Foçalı futbolcusun , ayrıca bunun da sorumluluğu var üzerinde.
Maçta yanımda oturan eski takım arkadaşım , bir zamanların gol kralı Mustafa Dal Batuhan’a bayıldı. Süratle rakip savunmanın üzerine gidişi çok hoşuna gitti. Ama her gidişin sonundaki kötü ortalara da “ yapma ya” deyip durdu. O atakları olumlu sonuçlandırırsa Batuhan’ı kimse tutamaz ama ah işte ah..
Neyse öyle veya böyle iyi bir puan ve averajla lideriz artık. Kalan son dört maç devre sonundaki yerimizi belirleyecek . Benim için ligin sonunda nerede olacağımız pek te bilmece değil . Ancak ligin bir maraton olduğunu , futbolun neden dünyanın en cazip oyunu olduğunu ve de topun yuvarlaklığını bir an olsun aklımızdan çıkarmadan çalışmalıyız. Klasik laftır “ köprünün altında daha çok sular akar “ derler. Artık denize kim ulaşırsa .. Yolumuzun sonu deniz olsun dileklerimle. Hoşçakalın.
Sevgilerimle
Neco
Not 1- İzmir’in köklü kulüplerinden Ülküspor sahaya ATAM İZİNDEYİZ pankartı ile çıktı. Hem sevindim , hem de içim burkuldu. Biz Atamızın izindeydik te, Foça sporda yöneticiler yıllık izinde miydi ?
BİZ YAĞDIK


 

 

Meteoroloji yağmur yağacak diye bar bar bağırırken tedirgindik maç günü . Öyle ya kendi sahamızdaydık ve güzel oynayıp galip gelmek istiyorduk. Oysa maç saatinde tüm" hava durumlarına " inat güneş postu serdi Foça’nın üzerine. Denize girenler bile vardı. Meğerse yağacak bir şeyler varmış gerçekten gerçekten. Başlama düdüğü ile birlikte biz yağdık Ulucakspor’un üstüne üstüne. Bir, iki üç yetmez derken maç onu tabela 6-0 ı gösteriyordu ve sırılsıklamdı her iki takımda; biz mutluluktan Ulucak gol yağmurundan.

Maçın başında on biri gördüğümde nihayet dedim. Sonunda İbrahim Kargı on bire atmıştı kapağı. Stilini Diego’ya benzettiğim bu futbolcumuzun kalitesini biliyordum ve bekliyordum sahaya çıkmasını. Nitekim bir çıktı pir çıktı , bir birinden şık üç gol atıp maçın yıldızı oldu.

Tam üç yıldır bu takımın on numarası yok diye yazdım durdum. Ağabeylik yapacak tempoyu ayarlayacak , oyunu ve arkadaşlarını çekip çevirecek bir oyuncu eksikliği adeta sırıtıyordu. Ve sonunda bulduk o aradığımız adamı. Burak tamda onlarca yazımda anlattığım 10 numara tanımına örnek bir adam. İngilizlerin efsane futbolcusu George Best “ zeki olmayan, futbola hiç başlamasın “ demiş. Burak oyun zekâsıyla takımın görüntüsünü değiştirdi. Böylece yıllardır “ sahamız küçük , pas yapamıyoruz , doldur boşalt oynamak zorundayız” sözleri çöpe gitti. Tabii bu yalnız Burak’la olmaz. Serkan’ın Taffarel’i anımsatan , oyuna elle başlaması , savunma oyuncularının doğru paslarla çıkmaları , ön liberoların kalitesi bu güzel oyunun diğer etkenleri. Takım oyunu böyle bir şey işte . Taşlar yerine oturduğunda tarlada da oynasan fark etmiyor.

Santraforumuz Egehan’ın gol atamıyorum diye üzüldüğünü söylediler. Sevgili kardeşim bütün santraforlar zaman zaman girerler böyle süreçlere. Önemli olan takıntı yapmamak. Daha çok çalışmak. Biz senin kaliteni biliyoruz. Bize daha çok sevinçler yaşatacağına adım gibi eminim.

Sevinç deyince aklıma geldi. BAL liginde oynadığımız yıl her gol sevincinde futbolcular protokolün önüne koşuyorlardı. Ve ben eleştirmiştim. Şimdi de her golde kulübeye koşulmasını yadırgıyorum. 6 gol atılan bir maçta bir kez genç taraftarlara , bir kez kulübeye , bir kez protokole koşmanız hem seyirciyi bu işin içine daha çok çeker , hem de herkesi onore eder.

Takımda herkes iyi oynadı ama diğer İbrahim’i yazmazsak ayıp olur diye düşünüyorum. Bu kardeşimizde öyle içten oynuyor, öyle mücadele ediyor ki her maç sonrası bir “ helal olsun” u hak ediyor. Üçüncü bölgede daha iyi işler yapabilirse bu lig ona hafif gelir.

Anıl, Armağan, Melih , Gökhan her zamanki gibi istikrarlı oyunlarını sürdürüyorlar. Hüseyin ve Batuhan’dan beklentilerim büyük olduğu için henüz memnun değilim. Önümüzdeki hafta Bornova sahasında tam onlara göre geniş alanlar bulacaklar. İşte ikinize de patlama yapmak için ideal maç.

Profesyonellik anlayışını çok beğendiğim Ender’in de daha söyleyecek çok şeyi olduğuna inanıyor ve sabırsızlıkla bekliyorum. Bu hafta teknik heyetten seyirciye kadar herkes övgüleri hak etti. Ve maç eksiğimizle gizli lideriz artık . İlk devre az puan kaybı her zaman çok önemlidir. Çünkü ikinci yarılarda lig şekillenir ve kimi takım küme düşme kimi takım play off sancıları ile karşılaşacağı için maç kazanmak giderek zorlaşır. Bu nedenle şu aralar aldığımız puanlar altın değerinde. Lig sonunda “ kuyumcu dükkânı “ açmak dileğiyle şimdilik hoş cakalın.

Sevgilerimle

Neco

Not

1 Senelerdir ezeli rakiplerine karşı aldıkları 6-0 lık sonucu bayram gibi kutlayan Fenerbahçeli dostlara Jose Mourinho’nun bir sözü ile gönderme yapalım “ Küçük takımlar, büyük takımları yenmekle, büyük takımlar aldıkları kupalarla övünürler.” Bilmem anlatabildim mi?



TÜRK FUTBOLU

 

Foçaspor’un bu hafta maçı yok. Hazır fırsat bulmuşken bende son günlerde iyice tepetaklak giden Türk futbolu hakkında bir şeyler yazayım dedim. Romanya’dan sonra Macaristan’a da yenilince milletçe kahrolduk. Oturup düşünme zamanıdır diyeceğim ama düşünmek uygar insan işi ,yani bize göre değil. Gazete ya da televizyonda kişilere sallamak varken niye düşünelim ki…

 

Biraz gerilere gidelim, 96 yılına kadar Türkiye futbolda bugünkü Andorra, Estonya gibiydi. 8-10 senede aldığımız bir güzel sonuç bizi yıllarca avutuyordu. 3-1 lik Macar zaferiyle 40yıl övündük, durduk. Sonra Mustafa Denizli ve fatih terim gibi iki yürekli adam çıktı bizim neyimiz eksik dediler, futbolcularını inandırdılar ve bugün anlıyoruz ki inanılmaz işler başardılar. Onlar Türk futbolunun kaderini değiştirdiler. Birisi Derval’in diğeri Piontek’in yanında stajlarını bitirip kolları sıvadılar. Denizli daha önce şampiyon kulüpler kupasında yarı final oynattı takımına ki rüyada görsek inanamazdık. Sonra fatih terim Akdeniz Oyunları Şampiyonluğu’nu getirdi ülkeye gencecik Türk çocuklarıyla. Ve sonra gerçek devrim başladı.

 

 

 

Karabük’ten Hakan Ünsal, Vedat, Diyarbakır’dan ümit, Zeytinburnu’ndan arif gibi gençler alt yapıdan gelen Okan, Tugay, Bülent, Fatih gibi futbolcularla harmanlandı. Önce art arda lig şampiyonlukları geldi. Sonra Taffarel, Hagi, Popescu gibi ustalar katıldı ve o takım UEFA kupasını aldı, Real Madrid’i yenip süper kupayı da getirdi ülkemize. Rüştü, Alpay gibi birkaç futbolcunun katılımıyla o kadro dünya üçüncülüğüne kadar gitti. Sonra milli takımla ilk kez Avrupa şampiyonasına katıldık ve üçüncü katılışımızda yarıfinal gördük. Bu arada Mustafa Denizli her aldığı büyük takımı şampiyon yapıyor, milli takımla da Almanya, Hollanda gibi devleri deviriyordu birer birer.

 

Ama beyinleri fesatlık, kıskançlıkla dolu bir yığın insan bu kadar da fazla dediler. Mustafa Denizli kimdi ki. Allah’ın Çeşmelisi mi kral olacaktı bu alemde, yoksa Adanalı şehir kırosu mu? Oysa o Mustafa Denizli onların hayatı boyunca okumadıkları kadar kitap okuyor, kafa yoruyordu daha iyisini yapmak için. Fatih Terim ise yenilirsek kolay, yenersek olay olur diyerek hücum planları yapıyordu habire. sonunda Denizli İran’a attı kendini bu saçmalıklardan kaçıp, oranın sevgilisi oluverdi. Terim de İtalya’ya gitti. Fiorentina’ya final oynatıp Milan’a geçti. bu iki büyük hocayı saygıyla analım ve ufak bir anekdotla bağlayalım. UEFA kupasından sonra Terim konferanslar verdi iş adamlarına, meclise davet edildi, üstün hizmet madalyası verildi kendisine ve memleketi Adananın belediye başkanı hocanın heykelini dikmeyi teklif etti. Fatih Terim teşekkür edip milyon dolara yakın para verdi heykelimi dikmeyin bu parayla bir okul yaptırın heykeli dikilecek adamlar yetişsin dedi. Ve o şimdi dünyanın en iyi teknik adamlarının çağırılıp fikir alış verişi yapıldığı FIFA toplantılarına çağırılan tek adam. Türkiye’de ülkenin en önemli haber spikerlerinin ıııııı diye söze başladığı ülkede 40 yaşından sonra İngilizce ve İtalyanca da öğrendi bu arada.

 

 

 

Gelelim asıl meseleye biz liseyi bitirene kadar ne yapıyoruz beden eğitimi derslerinde? Mendil kapmacada iyiyiz mesela. Ama olimpiyatlara almıyorlar onu da. Adamlar 2-3 yaşındaki çocuklara testler yaparak, hangi spora eğilimli olduklarını tespit edip yönlendiriyorlar.

 

Ruh eğitimi desen sıfır. Psikologlar altın çağını yaşıyorlar. Sen sus büyükler konuşurken araya girme, diye başlıyoruz, sofrada konuşma günahtır deyip devam ediyoruz baskıya. Elmayı pantolonumuza silip yeriz biz, çocuğumuza temizlik dersi veririz. Domuz eti yemeyiz günah diye ama masadan ketçap, mayonez eksik olmaz. Yabancı biriyle ilişkiye giren arkadaşına aman dikkat et AIDS falan olmayasın dediğimizde cevap hazırdır “ boş ver ya bana bir şey olmaz.”.

 

 

 

Her şeyi biliriz biz. İspanya’dan Del Bosque diye bir hoca getirdik. Adama üç günde Yeniköy Kasabı lakabı taktık tipine bakıp. Beyninden bize neydi ki? O adam gitti İspanya milli takımını hem Avrupa hem Dünya Şampiyonu yaptı. Brezilya’nın Pele’den sonraki en büyük ilahı Zico’yu üç günde kapıya koyduk. Löw zaten stajyerdi yolladık Alman milli takımında stajını tamamlasın diye, alt tarafı Barcelona’yı çalıştırmış Rijkaard ne anlardı futboldan.

 

Velhasıl zengin babasının aldığı topla, mahalle takımına torpille girebilen adamların başkan, yönetici olduğu bir ülkeyiz biz. UEFA kupası Türkiye’ye geldiğinde şöyle bir laf etmişti Fatih Hoca: ne yaptığımızı ancak on sene sonra anlayacaksınız. Valla şu Romanya ve Macaristan maçlarından sonra ben anladım hocam , Allah aşkına Samet sen anladın mı?

 

Sevgilerimle

 

Neco

 

Not:

 

Şaban yakıştırması yaptığımız bütün gol rekorlarını kıran, tüm dünyanın tanıdığı tek Türk futbolcusu Hakan Şükür, 29 yaşında zorla futbolu bıraktırdığımız Tugay Kerimoğlu’nun tam 9 yıl dünyanın en iyi liginde oynaması ve uğurlanışı, tüm Türkiye’nin sevgisini kazanan Alex de Souza ve ailesinin adeta kovulurcasına gönderilmesi ve daha bir çok konu var sayfalarca yazılacak çarpıklıklarla ilgili. Belki başka yazılarda değiniriz hepsine. Nasıl olsa bizde kağıt kalem bitmez, ülkemde de sorun. Kalın sağlıcakla.




BİZDE VARIZ

 

13 Ekim Cumartesi günü, Foça’nın bütün güzelliği üstünde. Deniz çarşaf gibi güneş yüzünü alabildiğine göstermiş, gülücük falan değil adeta kahkahalar atıyor güzel memleketimin üzerine.

Çevre il ve ilçelerden insanlar akıyor sanki, araba park edecek santim yer yok. Takım maç yemeğini yemiş sahaya gitmişken bizde mutfak sorumlusu Necdet le çaylarımızı yudumluyoruz tesisin önünde. Gözlerimiz denizin olağan üstü maviliğine dalıp gitmişken tek konumuz maç muhabbeti. Yenersek çok önemli bir virajı alacağız çünkü.

Sahilden geçen elliye yakın genç ellerinde fotoğraf makineleri, kalem kağıtlar hayran hayran etrafa bakıyorlar. Bir anda aralarında Buldum kendimi. İzmir den geliyorlarmış, mimarlık öğrencisiymişler. Yerlisi olduğumu öğrenince Foça’nın güzelliği, tarihi, yaz ve kış yaşamı üzerine sorular art arda geliverdi. Dilimin döndüğünce, bilgim yettiğince anlattım onlara Foça’mı. Gerçekten güzel bir sohbetten sonra koşar adım sahaya yöneldik.

Unutulmaz frikik golleri ile hepimizin gönlünde taht kuran Eser Kasal’da Çandarlı takımındaydı. Onunla kucaklaştıktan sonra her zamanki takipçilerimiz, futbolcu aileleri ile karşılaştık. Armağan’ın, Burak’ın Serkan’ın Emre’nin ve diğerlerinin anne, baba, eş dostları artık tribünlerimizin gediklileri oldular. Hatırı sayılır sayıda taraftarda yerlerini almıştı.

Ve Coşkuyla başladık maça. İlk on, on beş dakika da “ biz bu maçı alırız” havası yayıldı herkese. Geçen haftaki on bir vardı sahada yine. Çandarlı’nın cılız atakları ya Serkan’ın ellerinde eridi ya da müthiş bir form yakalayan geri dörtlümüz tarafından başlamadan kesildi. Öyle iki kafa golü kaçırdık ki fizik krallarına aykırı. Gökhan’ın frikiği ilk haftada olduğu gibi direkte patlayınca çaresiz kabullendik beraberliği ilk yarıda. Ama gelecek haftalarda Gökhan’dan nefis bir veya birkaç frikik golü göreceğimizi alıverdim notlarımın arasına.

İkinci yarı başladı yine üstündük, ve gol bekliyorduk. Nitekim Usta kaptan Burak’ın kornerinde sahanın en iyisi Anıl yine orada bitti ve hepimizi sevince boğdu. Daha sonra Burak Pirlovari bir korner daha attı, genç Emre topla içeri girebilecekken kaçırdı golü ve nasıl gol olmadığını ne biz anladık nede Cemre.

Oyuncu değişikliklerinden sonra kanatları daha da kullanmaya başladık. Solda Hüseyin , sağda Ender felç ettiler oraları. Zaten sık sık faullerle durdurulabildiler.

Ben hücum futbolundan yana olduğumu hep belirtirim. Fakat iyi bir savunmanın şart olduğunu da bilirim. Yani olaya bir bütün olarak bakmak zorundasınız. Artık dünyada hemen hemen her takım kontrollü oyunu seçtiği için iyi savunma ön plana çıktı maalesef. Basketbolu da çok sevdiğim ve izlediğim için iyi savunmanın ne olduğunu daha da iyi anlıyorum. Bizim takımın savunmasına geleceğimde ondan yazıyorum bunları . Kaleci Serkan inanılmaz güven veren bir kaleci. İbrahim tam bir savunma oyuncusu adeta kene gibi, Melih ve Anıl yerden, havadan kuş uçurtmuyorlar, Cemre genç olmasına karşın çok sakin ve iyi bir sol ayağa sahip. Üstelik hepsi de hücuma katkı sağlıyor. Birde takım içinde ve kenarda iyi alternatifleri olduğunu düşünürsek şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki bu takım çok zor gol yer.

Gol atmakta zorlandığımızda bir gerçek tabii. Kanatlardan çok iyi atağa çıkıyoruz. Armağan, Hüseyin, İbrahim, Gökhan, Cemre, Batuhan gibi kenarları çok iyi kullanan adamlarımız var.

Ancak Egehan çok yalnız kalıyor. Eğer ön liberolarımız biraz daha üretken olurlarsa, pas hatalarını aza indirirlerse ve de kanattan gelen toplarda, Egehan’ın yanına daha çabuk giderlerse bu sorunda çözülür gibi geliyor bana. Bu arada Burak içinde bir şeyler yazmak istiyorum. Saha içindeki duruşuyla, arkadaşları, rakipleri ve hakemlerle diyalogları ile ideal bir kaptan görüntüsü veriyor. Formunu daha da arttırıp, gollere de katkı vereceğine inanıyorum.

Şimdi 15 günlük ara var. Bu süreyi iyi kullanmak zorundayız. Çandarlı her ne kadar sallapati olsa da bizden çok şut attığını belirtmeliyim. Neyse ki bu galibiyet ilaç gibi geldi. Puan durumları da şekillenmeye başladı . Ve biz net bir şekilde şampiyonluk yarışında “bizde varız dedik” Halilbeyli deplasmanında buluşmak üzere şimdilik hoşcakalın. Sevgilerimle .

Neco

Not 1 Gol sevinçlerinde , maç boyu hop oturup hop kalkan seyirciye de koşsanız iyi olacak.

2 David’e sesleniyorum . “Neredesin sen ?”



GALİBİYET GÜZEL ŞEY

 

Son yıllarda defalarca gittiğimiz, Yusuf Tırpancı sahasında aldık soluğu yine. Üst üste maçlar oynandığı için 12 ye almışlardı bizim maçı. Yakıcı İzmir güneşinin altında eridik adeta. Seyircimiz, Foça’dan gelenler ve futbolcu aileleriyle bize ayrılan yeri doldurduk.

 

Her lig maçı elbette ayrı önem taşıyor ama bu maçı almamız şarttı. Haftaya Foça’da “ çok iyi takım kurdular “ dedikleri Çandarlı ile içerde oynayacaktık ve o maça dört puanla çıkmak başka bir güven verecekti takımımıza. Çandarlı’yı da yenersek şampiyonluk potasına iyice girecektik.

 

Çamdibi Gençlerbirliği vasatın altında bir takım görüntüsündeydi gerçi ama kimsede buyurun bizi yenin demeyecekti herhalde. Nitekim maç gölsüz devam ederken iki kez kontra atağa çıktılar ve Serkan’la karşı karşıya geldiler. Her ikisinde de kalecimiz zamanında çıkıp gölü önledi.

 

Serkan zaten iki maçta da gösterdiği performansla “ merak etmeyin ben varken bu kale zor gol görür “ mesajı veriyor bizlere. Öte yandan geçen yılın başarılı oyuncusu Melihin sakatlığı atlatıp, takıma katılması, hem savunmayı toparladı hem de olumlu paslarla çıkmamızı sağladı. Orta sahada tecrübeli ve kaliteli ayak kaptan Burak oyuna ağırlığını koyunca üstünlüğü iyice ele aldık.

 

Tam devre bitmeden bir gol bulsak ta rakip çözülse derken sağdan Gökhan serbest atışla nefis bir orta yaptı ve stoper Anıl kafayla dokunup hepimize derin bir oh çektirdi. Devre arasında, ikinci yarı farka gideceğimizi düşünüyordum. Çünkü rakip açılıp üstümüze gelmeye çalışacak ve geride büyük boşluklar verecekti. Bizimde o konuda yeterli silahlarımız vardı. Öyle de oldu.

 

Günün başarılı adamı Armağan çok güzel ortaladı ve Egehan çok iyi yükselip topu alt doksana bıraktı. Yine Armağan bu kez soldan daldı ve ters doksana şutladı. Bu golle birlikte hem bizler zafer şarkılarına başladık hem de Çamdibi teslim bayrağını çekti.

 

Bu arada teknik heyet çok yerinde değişikliklerle maça damgasını vurdu. Sonradan oyuna giren Aytaç birinci sınıf hareketlerle daldı ceza sahasına iki rakibinin belini kırdı adeta ve şutladı 4-0.

 

Yine oyuna giren İbrahim Kargı çok akıllı bir pasla atağın yönünü değiştirdi, geçen haftanın durgun adamı Hüseyin bırakıverdi ayak içiyle Gökhan’ın önüne o da nefis vurdu ve son noktayı koydu , 5-0’lık harika bir galibiyetle tuttuk soyunma odasının yolunu. Tebrikler, sarılmalar , gülücükler, gurur, sevinç sayfa sayfa okunurken yüzlerde dönüşe geçtik Foça’mıza doğru.

 

Galibiyet güzel şeydi elbette, hem deplasmanda hem de 5-0 gibi bir sonuç herkesi fazlasıyla mutlu etti ve yolun nasıl bittiğini anlamadık.

 

Şimdi hedef Çandarlı, geçen haftayı bay geçtiği için ve bir sonraki hafta bizim maçımız olmadığı için , maçın önemi daha da büyük . Biz yendiğimiz taktirde, tehlikeli denen bir rakibe önemli bir darbe vuracağız ve daha üçüncü haftada, önemli bir puan farkı oluşacak aramızda.

 

Ayrıca bay geçtiğimiz haftada yeni kurulan bir takım olduğumuz için daha çok çalışma imkanı bulacağız ve Melih’ten sonra bir başka ustaya daha kavuşacağız. Futbolun en verimli çağındaki , güzel gollerin adamı Ender de takıma katılınca daha da güçleneceğiz.

 

Bilirsiniz bir çok eski futbolcu yenileri beğenmez “ bizim zamanımızda şöyleydi, böyleydi “ diye başlar söze ..

 

Bense böyle kıyaslamaların yanlış olduğunu düşünmüşümdür. metin Oktay’la Burak Yılmazı veya Lefter le Alex’i karşılaştırmak saçma gelir bana her zaman . Dünkü maçta de Aytaç’ın golden önceki nefis hareketini , Kaleci Serkan’ın verdiği güveni , İbrahim’in bindirmelerini Kaptan Burak’ın usta duruşunu , Egehan’ın Hakan Şükür’ü hatırlatan nefis kafa gölünü büyük bir zevkle izledim. Diğerlerinin de haklarını yemek istemem, hepsi formalarını Aslanlar gibi Terlettiler.

 

Belki yarın kötü bir oyun sonrası eleştirilerde olacak olumsuz yönde ama futbol böyle bir şey çocuklar. Dilerim hep terletin formanızı , hep güzel oynayın , bizleri hep mutlu edin vede mutlu olun .

 

Ve bu takıma çok güvenen bu eski futbolcu abinizi mahcup etmeyin.

 

Sakatlıklarda uzak, güzel oyun ve galibiyetler dileklerimle hoşcakalın. Sevgilerimle.

 

Neco

 

Not

 

1- Bu hafta dolup taşsın Foça Arena

 

2- Foça Tayfa davullarınız geliyor, sizde çoğalın artık.

HEPSİ YALAN BU SAHİ
 

 

Göztepe’nin efsane ismi , ilk hocam rahmetli Gürsel Aksel “ Hepsi yalan bu sahi “ derdi lig maçları için. Öyle ya antrenmanlarda çalışılır , koşulur ,analizler yapılır ve biter. Ama lig maçında yaptıklarınızın sonunda puan vardır, puanlar vardır alacağınız yada vereceğiniz. Her yıl olduğu gibi tüm hazırlık dönemini izledim çok iyi çalıştıklarını gördüm.

Tek kötü olan Burak, Ender, Melih gibi önemli oyuncularımızın sakatlık geçirmeleri doğal olarak ta antrenmansız kalmaları idi. Ufuk’un çapraz bağlarının kopması ise gerçekten büyük şansızlıktı.

Bunların dışında her şey iyi görünüyordu , Kemalpaşa ile oynayacağımız ilk lig maçına çıkarken. Saha tıklım tıklım doluydu. Foça Tayfanın alt yapısı diyebileceğimiz gencecik bir grupta tezahüratlarla takıma destek veriyorlardı. Ve özelikle ben çok ümitliydim.İlk yarı tam bir hayal kırıklığı oldu, bir türlü oyun kuramadık.

Rakibinde önemli pozisyonu yoktu. Kaldıki kalede Serkan gibi bir kalecin varsa bir puan zaten garanti gibi bakıyor insan. Orta sahada pas alışverişini sağlayamadık maalesef. Ön liberoda İbrahim ilk kez oynadığı mevkii yadırgadı belki ama Emre o kadar topla oynadı ve kaybetti ki resmen saç baş yoldurdu.

Asıl servisi yapacak , final paslarını atacak olan Burak’ı topla buluşturamayınca etkisiz kaldık. Maçtan önce İzmir’den gelen arkadaşlarımıza zıpkın gibi iki açık oyuncumuz var demiştim. Ama Batuhan sakatlanıp çıktı, Hüseyin’i ise tanıyamadım. Bize geldiğinden beri en kötü maçını oynadı.

İkinci yarı yüklendik rakip kaleye. Belki çok bilinçli, çok organize değildik ama yine de baskıyı kurduk . Ender gibi usta bir oyuncu da girince neredeyse tek kaleye döndürdük maçı. Nitekim Ender’in nefis vuruşu direğin içine çarpıp, kalecinin arkasından geçti ki gol olmaması inanılacak gibi değildi. Gökhan’ın güzel frikik atışıda tam 90dan dönünce “ topun canı istemiyor “ dedik.

En beğendiğimiz oyunculardan İbrahim Kargı da sonradan oyuna girdi , henüz beklediğimiz düzeyde değil ama üç tane nefis orta yaptı sağ kanattan , kimse vuramayınca da bir sonuç alamadık. Rakibimiz Kemalpaşa spor genç oyuncuları ile iyi mücadele ettiler ama ,her pozisyonda kendilerini bağırarak yere atmaları sert oynamaları hoş değildi.

Tam 6 oyuncunun değişikliği yapılan ve oyuncuların dakikalarca yerden kalkmadığı maçı hakem gerektiği kadar uzatmadı. Sonuçta bence galibiyeti hak ettiğimiz maçı berabere bitirerek , kaçan 2 puana üzüldük. Artık yenemiyorsan yenilmemi dersiniz, kaçan balık büyük olur mu dersiniz yorum sizin. Ama başlangıçlar önemlidir elbette derken daha bu köprünün altından çok sular akacak diye düşünebiliriz. Şimdi önemli olan gereken dersleri çıkarıp daha çok çalışmak .

Bu arada yönetim hem yemek sorununu çözdü hemde maç öncesi bir miktar parada dağıtarak takıma moral aşıladı. Başkan ve yönetim ,Sevgili Emniyet Müdürümüz her zamanki yerlerini aldılar. Cesur yürekli Atilla Kıyat Paşamızında maça gelmesi hepimizi çok mutlu etti.

U17 yaş takımımız Çiğli’de Çiğli sporu 5-0 yenerek galibiyet serisine devam etti. Hepsini ve hocalarını tebrik ediyorum. Tekrar yazmakta fayda var bu yıl onlar için çok önemli. Yıllarca beraber çalıştıkları Hocaları A takımının başında .

Bu büyük bir şanstır , kullanıp kullanmamak sizlerin ellerinde. Önümüzdeki hafta pazar günü İzmir’de Çamdibi Gençlerbirliği ile oynayacağız. Umarım ordan bir galibiyetle dönüp herkese bu ligde bizde varız deriz.

Hepinize iyi bir hafta diliyorum.

Sevgilerimle Neco




YENİ UMUTLAR

 

Üst üste yapılan hazırlıklar maçları sonucu hem kadro belirlenmeye başladı hem de bizler yavaş yavaş fikir edinir olduk. Ancak önce son oynadığımız Edremit spor hakkında birkaç şey yazmak istiyorum.

Bu arkadaşlar başlama düdüğü ile birlikte inanılmaz sert müdahalelerle oyunu çığırından çıkardılar. Her düdüğüne itiraz ettiler ve önce hoşgörülü davranan hakem kırmızı kartını çıkarmak zorunda kaldı daha sonra film koptu. Edremit spor hocası ise ortalığı yatıştıracağına hakeme saldırıp olmayacak sözler sarf etti.

Lakabının '' Deli Kadir'' olduğunu öğrendiğimiz antrenör bozuntusu her tarafı birbirine kattı ve hakem maçı tatil etti ve şikayetçi olmak için polis çağırdı.

Bu arada bizim oyuncularımız ve teknik heyet yöneticilerin davranışları ise tam bir centilmenlik içindeydi. Daha sonra bin bir rica ile maça devam edildi, fakat hakem geri dönmeyince Şencan Hoca maçı yönetmek zorunda kaldı. Bir dostluk ve hazırlık maçında böylesine hırçınlaşan hoca ve futbolcular ligde ne yaparlar düşünemiyorum.

Gelelim kendi takımımıza her maçta olduğu gibi değişik kadrolar oynadığı için net şeyler söylemek zorlaşıyor ama şunu önceden belirtmekte fayda var. Takımın mücadele gücü ve temposu oyuncuların arzulu görüntüsü umut verici. Herkes elinden geleni iyiy niyetle yapmaya çalışıyor. Kalede Serdar tek kelime ile müthiş çok maça damgasını vuracağına inanıyorum.

Burak attığı frikik golü ile perdeyi açtı ve kalitesini gösterdi. Emre kafasını futbola verince bu yılın en büyük kazancı olacak ve attığı nefis gol ile ödülünü de almış oldu. Armağan ve Batuhan 'da 2.devre rakibin sol kanadını çökertti goller arka arkaya geldi. Onlardan gelen toplarla Ender gibi bir usta çok goller atar.

Hüseyin tam kapasitede olmasına rağmen önemli bir silah ideal 11 tam olarak oluştuğunda gerçekten iyi ve iddialı bir takım olacak. Sercan gibi iyi yükselen bir oyuncuya karşın rakip santrafor çok kafa topu aldı ama İbrahim'in kademeleri sayesinde tehlikeli olmadı.

Evet takım yavaş yavaş şekilleniyor derken eksikler de büyüyor göze batıyor elbette benim net olarak gördüğüm bir'' pivot santrafor'' dediğimiz oyuncunun eksikliği bunu Engin Hoca da belirtiyor zaten. Böyle bir oyuncu Emre, İbrahim, Kargı ve özellikle Ender 'in performansına büyük katkı yapar. Takımın gol gücüde artar.

Elbette o tipteki bir oyuncu çok para ister. Örneğin daha öncede bizde oynayan Ferdi makul bir fiyat ile alınabilir. Geçen yıl Kemalpaşa 'da 8 gol atmış bir oyuncu üstelik bizde birlikte oynadığı arkadaşları da var uyum süreci kısa olur. Bu arada sakatlıkların üst üste gelmesi de üzücü oldu.

En kötüsü ise antrenmanlardan geri kalmaları oldu. Usta masörümüz Levent'in maharetli elleri umarım hepsine bir an önce sahalara döndürür. Tribünlere gelirsek ; artık belli bir seyirci kitlesi oluştu.

Takım iyi gittikçe seyirci sayısı da artacaktır mutlaka Emre ve Cemre gibi yöremizin çocuklarının da takıma katılması her zaman seyirciyi çeker ve bu seyirci sayısını çoğaltmak gençlerin elinde çok çalışıp daha fazla dakika almaları hem onlar için hem de takım için kazanç olacaktır.

Şimdiye kadar gördüklerimizden kesin sonuçlar çıkarmak ebetteki mümkün değil.

Ancak her şey iyi yönetilir ise ve eksikler de tamamlanırsa ben bu takımda hayat var diyorum.

Eksikler var derken santrafor transferi, eski yemek düzenine geçilmesi, zamanında yapılacak ödemeler ve sakatlıkların azalmasını söyleyebiliriz.

Evet arkadaşlar birkaç hazırlık maçı sonunda görüntü bu ortaya çıkan tablo umut verici bu arada gençlerinde tribünlerde yerlerini almasını bekliyoruz. Onların tezahüratları olmadığı zaman maçta bir şeyler eksik kalıyor. Tatil bitip okulların açılması ile birlikte gençlerinde tribündeki yerlerini alması ile daha coşkulu maçlar seyredeceğimize inanıyorum.

İşbaşına kocaman bir lig serüveni bizleri bekliyor yeni rakipler yeni puanlar ve elbette yeni umutlar ...

Sevgilerimle Neco

NOT:
1. Aynı geçen yazımın sonunda olduğu gibi yine bir transfer haberi geldi son anda. Geçen yıl play offlarda izlediğim ve çok beğendiğim Egehan ile anlaşılmış geçen yıl bize de 2 gol atan santraforla çok daha güçlendik.

Başarılar diliyorum

 




SEZONA BAŞLARKEN
 

Son play off’taki hayal kırıklığından sonra yeni bir sezona daha başlıyoruz. Yeni bir teknik heyet ve yeni oyuncular ve elbette yeni umutlarla. Engin Hocanın takımın başına gelmesi açıkçası bekleniyordu ayrıca da hakkıydı da. Yönetime yakın çevrelerden aldığımız bilgiler fazla iddialı ve pahalı olmayacağı yönünde. Tabii burada ciddi bir çelişki var. Engin Hocaya '' bu sene politikamız bu, idare et '' demek pek hakkaniyetli değil. Hele son 3 yıldır kurulan kadrolara bakarsak Hoca kafadan 1-0 yenik başlıyor diyebiliriz.

Benim savunduğum şey Foça sporun bir alt yapı cenneti olması futbolcu yetiştirmesidir. Foça 'da inşaat yapılamayan sit dolayısı ile bomboş duran tarlalar var. Bunların sahipleri ile konuşup yıllık belli bir kira bedeli verilerek üzerine 1 veya 2 çim saha yapılırsa hem sahamızı koruruz hem de her kategoride ki sporcularımız antrenman olanağı bulur. Neyse bu uzun bir konu ve bizde her şey günlük düşünüldüğü için bende bu güne dönüyorum.

Önce yönetimden ve elbette Hasan Beyden bahsetmek istiyorum. Geçen yıl çok eleştirdiğim bu sayın yöneticimizin kırgın olduğunu öğrendim. Benim eleştirilerim başka yönleri ile ilgiliydi ama finans - proje gibi konularda yararlanılması gerektiğine de o kadar inanıyorum. Çünkü adamın branşı bu nitekim projelerde üretmiş kulak arkası edilince de kırılmış haklı olarak . Bu yanlıştan en kısa zamanda dönülmesini umuyorum. Önderay Bey teknik adamlığa soyunmaya karar vermiş bir şekilde ekarte edilince de oda çekmiş biraz elini ayağını kuşlar bu şekilde söylüyor.

 

Bazılarını zaten hiç göremiyoruz. Ayrıca Özgür Ulu kardeşimin kendisine de söyledim. Futbolda küskünlük doğru değil onun şiddetli muhalefeti yüzünden Eser Kasal gibi bir oyuncuyu kadromuza katamadık. Takım için gerekli ise hele de Hoca istiyorsa o futbolcu alınmalıydı ve ayrıca bir kamp dönemi de düşünülmeli düşüncesindeyim.

Aliağa spor ile ilk hazırlık maçımızı oynadık ve eleştirmek için çok erken olduğunu düşünüyorum. Tüm antrenmanları da izlediğim için rahatlıkla söyleyebiliyorum ki takımın temposu hiç fena değil. Takımın eski oyuncuları zaten iyi oyuncular katkı yapacaklarından hiç şüphem yok, yeni oyunculardan ise David, Cemre, İbrahim gibi bazı oyuncular göze çarpıyor. İbrahim Kargı zaten tanıdığım bir oyuncu ve iyi bir kazanç, kaleci Serkan da öyle şampiyon bir takımın kalecisi ne de olsa.Net olarak gördüğüm şu ki bir ön libero ,bir oyun kurucu, bir santrafor daha gerekiyor kadro derinliği açısından da bu çok önemli, dönüp dolaşıp aynı yere geliyoruz ama bir izleme ekibi kurulsa da aynı takımı yarı fiyatına kurmak mümkün olsa aslında .Düşünün Geren köylü kendi çocuğumuz Cemre'yi Yeşilova'dan keşfedip alıyoruz. Güler misin ağlar mısın ama maalesef körler ülkesinde şaşı olmak bile çok zordur.

 

Daha sonra birebir konuşacağım ama Emre ve Batuhan 'ada bir çift sözüm var. Sizin yaşınızda ve yeteneğinizde birinin oturup düşünmesi lazım profesyonel liglerde bir sürü '' kazmadan ne eksiğimiz var?'' diye ben cevap vereyim '' kafanızı değiştireceksiniz''.

 

Yılda 3 - 500 milyar almak varken 5-10 milyar liraya top oynuyorsunuz sizde ki yeteneğe inanmasam bunları söylemem ve yazmam. Melih, Ulaş Serkan gibi söz beylerden ricam gençlere sahip çıkın ve onları yönlendirin eksiklerini gösterip çalışmaya teşvik edim.

 

Neredeyse 30 yıldır hemşerim, küçüğüm, takım arkadaşım, öğrencim ve yardımcı hocam olan Engin Hocaya önce başarılar diliyorum. Burada her türlü eleştirimi yapıp onu aslanların önüne atamam tabii ki, kendisi ile de bu konuları konuşuyoruz zaten. Sadece son yıllarda gördüğüm bazı temel bazı temel eksikleri de yazmayı da görev sayıyorum. Taktik çalışması, duran toplar, hücum varyasyonları nerdeyse hiç yapılmadı. Bu yıl bunların da üzerine gidilmesi gerektiğini ve bireysel gelişim çalışmalarında yapılmasını da düşünüyorum. Günümüz futbolunda bunlar olmazsa olmazlar.

 

Gelelim en gençlere sizi unuttuğumu sanmayın. Talip, Mehmet, Evren, Ayberk, Umut ve diğerleri sizler için söylenen '' daha onlar çok genç'' laflarını kabul etmiyorum. Artık 17- 18 yaşında gençler büyük takımlarda oynayabiliyorlar. Bu yıl sizin en şanslı ve en önemli yılınız çok çalışmanızı ve ciddi patlama yapmanızı bekliyorum. Unutmayın '' forma aslanın ağzında ama ekmek midesinde '' hayatınızı kazanmak için mücadele edin . Yoksa ileride '' ben iyi futbolcuydum ama şansım yoktu gibi palavralara sığınıp kahve yada bar köşelerinde komplekslere boğulursunuz. Çevrenize bir bakın çok ağabeyinizi göreceksiniz o durumda''.

 

Evet, ilkyazımızı da böylece bitiriyoruz. Foça spor bizim takımımız. İyi gider kötü gider her zaman peşinizde olacağız. Bizlerin sevgisi pazara değil mezara kadar diye katılanlar lütfen tribünlere...

Sevgilerimle Neco

 

NOT :

Yazımı teslim etmeden iyi bir haber geldi sizlerle paylaşayım. Geçen yıl grubumuzun şampiyonu Kemalpaşa sporun 2 önemli oyuncusu Burak ve Ender de kadromuza katıldı. Yakından tanıdığım her iki oyuncuda takımımıza çok şey katacağından eminim. Her iki tarafa da hayırlı olmasını diliyorum.

Sitenize 13591 ziyaretçi geldi.
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol